10 Nisan 2013 Çarşamba

GÜL VE PORSUKAĞACI-AGATHA CHRISTIE

Kitap Künyesi
Adı:Gül ve Porsukağacı
Yazarı: Agatha Christie
Yayınevi: Altın Kitap 
    Sayfa:302
Agatha Christie'nin Mary Westmacott takma adıyla yazdığı 6 adet aşk romanından biri olan bu romanı okudum.Polisiye romanların kraliçesi aşk romanı yazar da ben okumam mı? 
İlk olarak T.S. Elliot'un bir şiirinden alıntılama ile başladık.
"Gülün anı ve porsukağacının anı aynıdır uzunlukta"
Resim Altın Kitaplar'dan alıntı
Açılışta yürüyemediğini anladığımız bir karakterimiz var.Bir kadın onu ziyarete gelip nefret ettiği John Gabriel'i ziyaret etmesini istemesiyle konuya dalıyoruz. Karakterimiz merakını yenilerek ölüm döşeğindeki Gabriel'i ziyaret ediyor.Buradaki konuşmadan iki adamında aynı kadını sevdiğini ve Gabriel'in bu kadının ölümü ardındaki gerçeği anlatmak istediğini anlıyoruz. Evet Christie aşk romanı olsa bile araya gizem katmayı ihmal etmemiş.En çok iki adamın sevdiği kadın olan Isabella'nın nasıl öldüğünü merak ettim.
Neyse ki karakterimiz geçmişe döndü ve tekerlekli sandalye kullanmasına neden olan olay da dahil olmak üzere  her şeyi anlattı. Karakterimiz Hugh Varreys  trafik kazası sonucu yürüyemeyince  Kardeşi Robert ve eşi Terasa ile birlikte St. Loo'ya taşınıyor. St. Loo asilliğin soyluluğun büyük önem taşıdığı, savaş ve seçim öncesi politikayla haşır neşir olmuş bir yerdir. Özellikle Terasa oraya taşınınca politikayla yakından ilgilenmeye başlar. Muhafazakarlar için çalışan Terasa yörenin en asil ailelerinden Lady St. Loo  ve ailesi ile samimiyet kurar.Bu aile 3 yaşlı kadın ve Lady St. Loo'nun torunu Isabella'dan oluşuyor. Burada Isabella'nın  çok ilginç bir kişilik olduğunu da belirtelim.Isabella için dünya yıkılsa umurunda olmaz mı desem bilmem ki.Isabellla adeta bir prenses.Sürekli dalgın , uzun bir cümle kurduğumu duymak imkansız.Ayrıca Isabella kuzeni Rupert ile evlenmek için onun yollarını gözlüyor.
St Loo'da seçim heyecanı başlıyor ve  muhafazakarla aday olarak Gabriel'i gösteriyorlar. Gabriel asil değil ama  ağzı iyi laf yapan ve savaşta da nişan almayı başarmış biri. Üstelik asillerden nefret ediyor.  Gabriel konuşunca bu nefret o kadar belli oluyor ki. Açıkçası çocukken asil olmadığı için o kadar aşağılanan biri için de normal bir durum.
Özetle kitap Gabriel ve Isabella'nın her şeye rağmen nasıl aşk yaşadığını ve Isabella'nın nasıl öldüğünü anlatıyor.
Kitap aşk kadar sınıf farklılıklarına da değinmiş ,biraz gizem havası katılmış ,etrafımızda görmekte zorlanacağımız karakterlerle süslenmiş güzel bir roman.
Alıntılara geçersek;
"Savaşta olduğunun bile farkında olmayan birine verdiğin savaşı kazanamazsın."
"Ama tüm yaşamını bunun şuna ne etkisi olabilir hesabını yapmakla geçirmek gerçeklik duygusunu kaybetmeye sebep olur."
"Her zaman mizahın  uygar toplumun bireyleri olan bizleri kendimizi hayal kırıklığından,gerçekleri görmekten koruyacak bir sigorta gibi düşünüp yarattığımız bir tür salon oyunu olduğundan kuşkulanmışımdır."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder